Performing the Prayer According to the Sunnah of the Prophet (Pbuh) Turkish language - Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem-’in) Sünnetine Göre Namazın Kılınışı
Abdulaziz b. Abdullah Al-Şeyh
Terceme eden : Muhammed Şahin
HZ.PEYGAMBER-sallallahu aleyhi ve sellem-’İN
SÜNNETİNE GÖRE NAMAZIN KILINIŞI:
***
Hz. Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-
buyuruyor ki: “Her kim, ezânı işitir, ardından da:
] اللهم رب هذه
الدعوة التامة والصلاة القائمة، آت محمداً الوسيلة والفضيلة، وابعثـه اللهم مقاماً
محموداً الذي وعدته[
derse, kıyâmet günü şefaatım ona vâcip olur.”
Kıymetli Müslüman Kardeş!
Allah-azze ve celle-, dîn ve dünya işlerinde
seni muvaffak eylesin.Bilmelisin ki ezân, namaz vaktinin girdiğini ilân eden
bir vesîledir.Vaktin girmesi, namazın şartlarındandır. Dolayısıyla vakti
girmeden namaz kılmak asla câiz değildir.Ayrıca, namazı bilinen vaktinden sonra
kılmak sûretiyle geciktirmek de câiz değildir.
Öyleyse azîz kardeşim!
Ezânı
işittiğinde müezzinin dediğinin aynısını tekrar etmelisin.
Ancak ( حي على الصلاة و
حي على الفلاح )
kısmını işittiğinde şöyle demelisin:
لا حول ولا قوة إلا بالله ) (
Çünkü Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve
sellem-’den bize bu şekilde bildirilmiştir.
Kıymetli Müslüman Kardeş!
Namazın ne olduğunu biliyor musun?
Hiç şüphesiz ki namaz, İslâmın ikinci
rüknüdür.Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in şu sözüne kulak verir
misin azîz kardeşim!
"بني الإسلام على خمسٍ:شهادة أن لا إله إلا الله وأن محمداً
رسول الله، و إقامِ الصلاة، وإيتاء الزكاة، وصيامِ رمضان، وحجِّ البيت لمن استطاع
إليه سبيلاً."
“İslâm, beş esâs üzerine binâ
olunmuştur:Allah’tan başka hakkıyla ibâdet edilecek hiçbir ilâhın olmadığına ve
Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-’in Allah’ın elçisi olduğuna şehâdet
etmek, namazı gereği gibi kılmak, zekâtı hakedene vermek, Ramazan orucunu
tutmak ve gitmeye yol bulunca haccetmek.”
Şâyet bunu bilirsen, Allah-azze ve celle-’nin
gece ve gündüz olmak üzere belirli vakitlerde sana beş vakit namazı farz kılmış
olduğunu bilmelisin.Allah-azze ve celle- bu konuda şöyle buyurmaktadır:
]
أقم الصلاة لدلوك الشمس إلى غسق الليل
وقرآن الفجر إن قرآن الفجر كان مشهوداً [ الإسراء:78
"Güneşin, öğle vakti
zevâlinden, gecenin karanlığına kadar (öğle, ikindi, akşam ve yatsı
vakitlerinde) namazı tam olarak kıl.Sabah namazını da kıraatını uzatarak
kıl.Zirâ sabah namazında okunan Kur'anı dinlemek için gece ve gündüz melekleri
hazır bulunurlar." [1]
Bu âyet-i kerîme, bizlere namazın vakitlerini
açıklamaktadır.
Zirâ âyette geçen ( أقم الصلاة لدلوك الشمس ) kısmından kasıt; öğle
ve ikindi namazları,
( إلى
غسق الليل )
kısmından kasıt ise; akşam ve yatsı namazlarıdır.
Azîz kardeşim!
Hiç
şüphesiz ki Allah-azze ve celle- her müslümana, gece ve gündüz olmak üzere
günde beş vakit namaz kılmasını farz kılmıştır.Bu namazlar için de belirli
vakitler tâyin ederek müslümanların namazlarını bu vakitlerde kılmalarını
emretmiştir. Allah-azze ve celle-bu konuda şöyle buyurmaktadır:
] إن الصلاة كانت
على المؤمنين كتاباً موقوتاً [ النساء:103
"Çünkü namaz,
mü'minlerin üzerine belirli vakitlerde farz kılınmıştır." [2]
Allah-azze ve celle-namazı, vakti çıkana kadar
geciktiren kimseyi Kur'anda yererek şöyle buyurmuştur:
] فخلف من بعدهم خلف
أضاعوا الصلاة واتبعوا الشهوات فسوف يلقون غيّـاً [ مريم: 59
"Kendilerine nimet
verilenlerden sonra kötü bir nesil geldi ki,namazı vaktinde kılmayıp geciktirerek şehvetlerine
uydular.Bundan dolayı da onlar cehennemde gayyayı boylayacaklardır."[3]
Sahâbe-i Kirâm, (أضاعوا
الصلاة ) kısmını "vaktinde kılmayarak
geciktirdiler" anlamında tefsir etmişlerdir.
Her kim,
namazı vaktinden önce kılarsa, namazı sahih olmaz.Vaktinden birkaç sâniye önce
bile kılsa geçerli değildir.Çünkü Allah-azze ve celle-namaz için belirli bir
vakit tâyin etmiştir.Bundan dolayı Cebrâil-aleyhisselâm-,
Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'e iki gün namazlarda imamlık
yapmıştır.Birinci gün, namazları ilk vaktinde namaz kıldırmış, ikinci gün ise
namazları son vaktinde kıldırmış, ardından Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve
sellem-'e şöyle demiştir:"Ey Muhammed!Namaz, bu iki vakit arasındadır."
Yâni bu iki vakitte edâ edilir.
Bu
olay, vaktinden önce namaz kılanın, namazı Allah'ın emrettiği gibi
kılmadığından dolayı namazının geçersiz olduğuna delâlet etmektedir.Bir kimse
böyle namaz kılmaya devam ederse, kendisine bunun hükmünün namazını kılmayan
kimsenin hükmü gibi namazını kılmamış sayıldığını söyleriz.
Namaz, dînin direğidir.Kelime-i şehâdetten sonra İslâm dîninin en önemli
rüknüdür.Dolayısıyla ey kıymetli müslüman;namazı gereği gibi kılman, emânete
riâyet ederek, huşu ve ihlasla edâ etmen gerekir.
( وما أمروا إلا ليعبدوا الله مخلصين له الدين حنفاء ويقيموا
الصلاة ويؤتوا الزكاة وذلك دين القيمة ) البينة: 5
"-Diğer bütün semâvî dînlerde
insanlar-şirkten îmâna meylederek yalnız- ca Allah'a ibâdet etmek, namazı
dosdoğru kılmak ve zekâtı vermekle emrolundular.İşte dosdoğru dîn budur.O dîn
de İslâm'dır."[4]
Kıymetli Müslüman Kardeş!
Kıyâmet günü ilk önce hangi şeyden hesâba
çekileceğini biliyor musun?
O halde, Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve
sellem-'in şu sözüne kulak verir misin?
(أول ما يحاسب عليه العبد يوم القيامة الصلاة، فإن صلحت صلح سائر
عمله،وإن فسدت فسد سائر عمله) رواه الطبراني
"Kulun, kıyâmet günü
hesâba çekileceği ilk şey namazdır.Eğer namazı düzgün olursa, diğer amelleri de
düzgün olur.Yok eğer namazı düzgün değil de bozuk olursa, diğer amelleri de
bozuk olur."[5]
Namaz, Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve
sellem-'in vefatından önce yaptığı son vasiyetidir.Ümmü Seleme vâlidemizden
rivâyet olunduğuna göre-Allah ondan râzı olsun- o şöyle der:
"
كان من آخر وصايا رسول الله r :الصلاة. … الصلاة و ما
ملكت أيمانكم " رواه أحمد
"Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve
sellem-'in yaptığı son vasiyet namazdı.Zira şöyle o buyurmuştu:Namaza, namaza
ve elinizin altındakilere çok dikkat edin."[6]
Hiç
şüphesiz ki Allah-azze ve celle- namazlarını vakitlerinde edâ eden mü'minleri
methetmiş ve onları nimetler yurdu olan cennetlerin vârisleri kıldığını
belirterek şöyle buyurmuştur:
“Allah’a îmân edenler,
gerçekten kurtuluşa ermişlerdir.Onlar ki, namazlarında huşu
içerisindedirler.Onlar ki, bâtıl söz ve
fiilden tamamen yüz çevirir, ona iltifat etmez, onunla meşgul dahi
olmazlar.Onlar ki, nefislerini Allah’a itaatle temizlerler.Onlar ki, Allah’ın
haram kıldığı zinâ, eşcinsellik ve benzeri her türlü fuhşiyattan ırzlarını
korurlar.Ancak eşleri ve ellerinin altındaki câriyeleri bundan
müstesnâdır.Bunlarla bulundukları ilişkilerden dolayı kınanmazlar.Her kim eşi
veya câriyesinden başkasıyla tatmin olmaya bir yol ararsa, onlar Allah’ın helâl
ve haram sınırını çiğneyenlerdir.Onlar ki, emânetlerine riâyet ederler ve
sözlerini yerine getirirler.Onlar ki,
namazlarını şartlarına, erkânına ve vâciplerine riâyet ederek vakitlerinde
kılarlar.İşte cennete vâris olacak olan mü’minler bunlardır.Cennetin en yükseği
ile ortasındaki makamlara vâris olacak
ve orada ebedî kalacak olanlar bunlardır.” [7]
Allah-azze ve celle-, mü'minlerin
özellikleriyle ahlâkını zikrederken onları övme ve onlara senâda bulunma
makamında zikretmiş, kâfir ve münâfıkların ahlâkını ise onları yerme ve
kötüleme makamında zikretmiştir.
Birinci makam:Mü'minlere övgü ve onlara senâda bulunma makamıdır ki
Allah-azze ve celle-, bu güzel ahlak ve hasletleri almamızı teşvik etmektedir.
İkinci makam ise;Kâfir ve münâfıkları yerme ve kötüleme makamıdır ki
Allah-azze ve celle- onların ahlâkıyla ahlaklanmamızı şiddetle yasaklamaktadır.
Yukarıdaki âyetlerde Allah-azze ve celle-,
îmân edenlerin birçok hasletlerini zikretmiş, bu hasletlere namazla başlamış ve
yine namazla son vermiştir.
Zirâ 1. Ve 2. âyetlerde şöyle buyurmuştur:
¼ `TWÎ WVTpÕTÊVK
WÜéSÞYÚë`SÙ<Ö@
(1) WÝÿY¡PVÖ@
óØSå Á óØXäYðW² WÜéSÅYHTWT (2)
“Allah’a îmân edenler,
gerçekten kurtuluşa ermişlerdir.Onlar ki, namazlarında huşu içerisin-
dedirler."
Ardından mü'minlerin methedilen amellerini yine namazla bitirerek şöyle buyurmuştur:
"Onlar ki, namazlarını şartlarına, erkânına ve
vâciplerine riâyet ederek vakitlerinde kılarlar.İşte cennete vâris olacak olan
mü’minler bunlardır.Cennetin en yükseği ile ortasındaki makamlara vâris olacak ve orada ebedî kalacak
olanlar bunlardır.”
Bu hasletlerin arasında zikredilen hasletler
de güzeldir.Ancak bu hasletlerin en yücesi namazlarını kılmalarıdır.
Allah-azze ve celle-, birinci âyette
mü'minleri namazlarında huşu içerisinde olmakla nitelendirmiştir. Huşudan
kasıt;namazında kalben Allah'a yönelmektir ki bunun anlamı; namaz kılan
kimsenin, namaz kılarken gerçekten Allah'ın huzurunda olduğunu ve Rabbine
seslendiğini bilmesidir.Dolayısıyla mü'min, namazında yaptığı zikir ve duâla-
rıyla, anlamını düşünerek okuduğu kıraatıyla Allah'a yönelerek huşu duyması ve
yaradanına boyun eğmesi gerekir.
Hiç şüphesiz ki huşu; tesiri diğer âzâlarda
görülen kalbî bir ameldir.Dolayısıyla namaz kılan bir kimse, yalnız başına
kılıyorsa okuduğu kıraatı, imama uymuş ve imam açıktan okuyorsa, imamın
kıraatını iyice düşünerek dinlemesi, rükûya vardığında rükûda okunan duâları
anlamını düşünerek namaz kılması gerekir.
Örneğin rükûdayken iki defa: (سبحان ربي العظيم ) ardından ( الملك القدوس سبحان ), rükûdan doğrulduktan sonra da:
( ربنا
لك الحمد ملء السماوات وملء الأرض وملء ما شئت من شيء بعد أهل الثناء والمجد أحق
ما قال العبد وكلنا لك عبد )
demesi
sünnettir.
Secde ettiğinde, üç defa: ( سبحان ربي الأعلى ) diyerek bu sözün
anlamını iyice düşünmesi, bu sözün kendisinin îmânına delâlet ettiğini, zira
yücelerek arşa istivâ ettiğini, aynı şekilde iki secde arasında, ilk ve son
teşehhütteki duâ ve zikirleri iyice düşünmesi do-layısıyla namazının tamamını
düşünerek kılması mümin için bir öğüt ve hatırlatmadır.
Zirâ Allah-azze ve celle-namaz konusunda şöyle
buyurmaktadır:
العنكبوت:
45 [و أقم الصلاة إن الصلاة تنهى عن الفحشاء والمنكر ولذكر الله
أكبر ]
"Namazı dosdoğru kıl.Namaz, sahibini
günah işlemekten ve çirkinliklere düşmekten alıkor.Zirâ rükün ve şartlarına
göre namaz kılan kimsenin kalbi nurlanır.Îmânı artar.Hayır işlemek için istek
ve arzusu güçlenir.Şer ve kötülük işleme arzu ve isteği yok olur.Namazda
Allah'ı anmak her şeyden daha büyük ve üstündür."[8]
Mü'min, namazını devamlı olarak vaktinde ve cemaatle kılar.
Namazını,güzel bir şekilde abdest aldıktan sonra, Allah'a itaatle
değerlendirmek için camide cemaatle kılar.Yine mü'min, namazının sünnetleriyle
birlikte âdâbına riâyet ederek kılar ki kıldığı namaz Allah'ın izniyle
kendisine faydalı ve diğer âzalarında etkisini göstersin.
Hiç şüphesiz ki Allah-azze ve celle-,namazlarını vaktinde kılmayıp tembellik gösterenleri Kur'anında kınayarak şöyle buyurmuştur:
“Münâfıklar (zanlarınca) Allâh’ı kandırmaya çalışırlar.Halbuki
Allâh, onların hilelerini başlarına geçirir.Onlar namaza kalktıkları zaman,
üşenerek kalkarlar.Namazlarıyla insanlara gösteriş yaparlar.Allâh’ı da pek az
anarlar.O münâfıklar,küfürle imân arasında şaşkın bir şekilde
bocalamaktadırlar.Ne mü’minlere ne de kafirlere bağlıdırlar. Allâh, kimin
kalbini imandan saptırırsa -hidâyetten alıkoyarsa- artık ona, bir kurtuluş yolu
bulamazsın” [9]
Yine,
Allah-azze ve celle-rasûlüne ve ona inanlara, âile efrâdına namaz kılmalarını
emretmelerini emrederek şöyle buyurmuştur:
] وأمر أهلك بالصلاة
واصطبر عليها لا نسألك رزقاً نحن نرزقك والعاقبة للتقوى [ طه : 132
"-Ey Muhammed- ehline namaz kılmalarını
emret.Kendin de onu edâ etmede sabret.Senden rızık istemiyoruz.Bilakis biz sana
rızık veriyoruz. Dünya ve âhirette hayırlı son, takvâ ehlinindir."[10]
Buâyet-i kerîmede Allah-azze ve celle- rasûlüne namaz hususunda gereken
önemi göstermesini, ehlini namaz için uykudan uyandırmasını, namaz için onları
uyarıp onlara namazlarını kılmalarını,namazın en önemli ve en büyük hedefleri
olması gerektiğini söylemesini emretmiştir.
Peygamberimiz-sallallahu aleyhi ve sellem- de
evlâtlarımıza yedi yaşına erişince namaz kılmalarını emretmemizi söyleyerek
şöyle buyurmuştur:
( مروا أولادكم بالصلاة
وهم أبناء سبع سنين واضربوهم عليها وهم أبناء عشر ) رواه أبو داود
"Evlâtlarınıza, yedi
yaşına bastıklarında namaz kılmalarını emredin.On yaşına bastıklarında hala
namaz kılmıyorlarsa onlara vurun."[11]
Başka bir hadîs-i şerifte
ise:"Evlâtlarınıza, yedi yaşına bastıklarında namaz kılmalarını emredin.On
yaşına bastıklarında hala namaz kılmıyorlarsa onlara vurun ve yataklarını
ayırın."
Çünkü çocuklar, hayır ve hidâyet üzere
yetişirlerse, namaza gereken önemi verir bir hale gelir ve namazı severler.Câmiden
ve namazdan uzak bir halde yetişirlerse, câmiden ve namazdan nefret eder ve
namazı sevmezler.Bundan dolayı babaya düşen görev;Allah'tan korkup eşine, kız
ev erkekevlâtlarına namaz kılmalarını emretmesi gerekir.Tabii ki onlara namazı
emretmeden önce kendisi onlara örnek olarak her vakitte câmiye gitmelidir ki
evlâtları kendisini örnek alarak câmiye gidebilsinler.Eğer çocukları küçük
yaşta câmiye götürüp getirirse, çocuklar câmiye alışır ve câmiyi
severler.Böylece çocuklar Allah'ın rızâsına uygun olarak yetişirler.Onun için
her baba Allah'tan korksun ve evlâtlarına iyiliği emredip kötülükten
nehyetsin.Hiç şüphesiz ki evlâtlara namaz kılmala- rını emredip onları namaza
teşvik etmek, iyiliği emredip kötülükten nehyetmenin en büyüğüdür. Dolayısıyla
aramızda yetişen gençler, babalarının alıştırdığı hal üzere yetişirler.O halde
ey babalar! Evlâtlarınızı namaza
alıştırın, onlara namazı sevdirin ve kalplerine namaz sevgisini aşılayın.
Ey müslüman kardeş!
İyi bilmelisin ki namazın fazîleti çok
büyüktür. Abdullah b.Mesud'dan-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre,
o şöyle der:"Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'e amellerin hangisi
daha fazîletlidir? diye sordum.Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve
sellem-:'Vaktinde kılınan namazdır' buyurdu."[12]
الله أكبر …الله
أكبر…
الله أكبر.
Kıymetli müslüman kardeş!
Namaz,insanı her türlü fuhşiyat ve kötülükten alıkor.Allah-azze ve
celle- bu hususta şöyle buyurmaktadır:
]اتل
ما أوحي إليك من الكتاب و أقم الصلاة إن الصلاة تنهى عن الفحشاء والمنكر ولذكر
الله أكبر والله يعلم ما تصنعون [ العنكبوت: 45
"-Ey Muhammed-Sana indirilen bu Kur'andan
oku ve onunla amel et. Namazı da dosdoğru kıl.Zirâ Namaz, sahibini günah
işlemekten ve çirkin- liklere düşmekten alıkor.Rükün ve şartlarına göre namaz
kılan kimsenin kalbi nurlanır.Îmânı artar.Hayır işlemek için istek ve arzusu
güçlenir.Şer ve kötülük işleme arzu ve isteği yok olur.Namazda Allah'ı anmak
her şeyden daha büyük ve üstündür.Allah, yapmakta olduğunuz hayır ve şer ne
varsa hepsini bilir."[13]
Kıymetli Müslüman Kardeş!
Bilmelisin ki namaz, günahları silip
götürür.Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- bu hususta şöyle
buyurmaktadır:
"أرأيتم لو أن نهراً بباب أحدكم يغتسل منه كل يوم خمس مرات هل
يبقى من درنه شيء؟ قالوا:لا يا رسول الله. قال:فذلك مثل الصلوات الخمس، يمحو الله
بهن الخطايا." رواه مسلم
"Sizden birinizin
kapısının önünden bir nehir akmış olsa ve o nehirde günde beş defa yıkansa,
onda kirden bir şey kalır mı? diye sordu.
Sahâbe:'Hayır,Ey Allah'ın
Rasûlü'dediler.Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-: İşte bunun benzeri,
günde beş defa kılınan beş vakit namazdır.Allah-azze ve celle-kılınan o beş
vakit namazlar sebebiyle işlenen günahları siler."[14]
Ey kıymetli K,kardeş!
Bilmelisin ki namaz, işlenen günahlara
keffârettir. Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- bu hususta şöyle
buyurmaktadır:
"الصلوات الخمس والجمعة إلى الجمعة ورمضان إلى رمضان مكفرات
ما بينهن إذا اجتنبت الكبائر." رواه مسلم
"Beş vakit farz
namaz, iki cuma namazı ile iki ramazan orucu, büyük günahlardan kaçınıldığı
takdirde bunların arasında işlenen küçük günahlara keffârettir."[15]
أشهد أن لا إله إلا الله …
أشهد أن لا إله إلا الله …
Namaz, dünya ve âhirette sahibi için bir
nûrdur.Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- bu hususta şöyle
buyurmaktadır:"Namaz, nûrdur." [16]
Başka bir hadiste Hz.Peygamber-sallallahu
aleyhi ve sellem- bu hususta şöyle buyurmaktadır:"Câmiye namaz kılmak için
karanlıklarda gidip gelenleri kıyâmet günü tam bir nûr içerisinde olduklarını
müjdele."[17]
Allah-azze ve celle- de bu konuda şöyle
buyurmaktadır:"Muhammed, Allah'ın elçisidir.Onun dîninde beraber olanlar
kâfirlere karşı çetin, kendi arala- rında ise birbirlerine
merhametlidirler.Onları namazlarında Allah'a rükûya varırken ve secde ederken
görürsün.Allah'tan, kendilerinden râzı olmasını ve kendilerine lütûf ve ihsanda
bulunarak cennete girdirmelerini ümit ederler.Onların Allah'a itaatkâr
olduklarının alameti; yüzlerindeki secde izinden bellidir.Bu, onların
Tevrat'taki vasıflarıdır.İncil'deki vasıfları ise şöyledir:Onlar, filizini
yarıp çıkarmış, gittikçe de dalları çoğalarak kuv- vetlenmiş, gövdesi üzerine
dikilmiş görünüşü güzel bir ekine benzer ki bu ekicilerin hoşuna gider.Allah,
böylece onların (mü'minlerin) sayılarını çoğaltmak ve görünüşlerini
güzelleştirmek sûretiyle kâfirleri öfkelendirir. Allah, onlardan Allah'a ve
rasûlüne îmân edip, emrettiklerini yerine getiren ve yasakladıklarından da
kaçınanlara günahlarının bağışlanmasını ve bitip tükenmek bilmeyen büyük bir
sevâp olan cenneti vadetmiştir.Bu âyet-i
kerîme,sahâbeye-Allah onlardan râzı olsun-kin besleyenlerin kâfir olduk-
larına delâlet etmektedir.Çünkü sahâbeden dolayı Allah'ı öfkelendiren, Allah'ın
gazabını gerektirir.Allah'ın gazabını gerektirmek ise küfürdür. Ayrıca bu
âyet-i kerîme, Allah'ın va'dinin hak ve doğru olduğuna ve Allah'ın, va'dinden
asla dönmeyeceğine, sahâbenin yoluna tâbi olanların da ecirde aynı onlar gibi
lütuf ve ihsana sahip olacaklarına delâlet etmektedir."[18]
Müslüman Kardeş!
Allah-azze ve celle-'nin, senin derecelerini
yükseltip, günahlarını silmesini istemez misin?O halde Rasûlullah-sallallahu
aleyhi ve sellem-'in şu sözüne kulak verir misin?
"Çokça secde et.Zira Allah için secde
ettikçe, Allah da her secde için senin bir dereceni yükseltir, bir günahını da
siler."[19]
الله أكبر…
Ey Müslüman Kardeş!
Bilmelisin ki günahların bağışlanmasının
sebeplerinden birisi de güzel abdest almaktir. Nitekim Hz.Peygamber-sallallahu
aleyhi ve sellem- bu hususta şöyle buyurmaktadır:"Sizden biriniz, güzelce
abdest alır, ardından da câmiye giderse, attığı her sağ adım için Allah-azze ve
celle- kendisine bir sevâp yazar, her attığı sol adım için ise onun bir
günahını siler."[20]
Yine başka bir hadiste Hz.Peygamber-sallallahu
aleyhi ve sellem-şöyle buyur- maktadır:"Hiçbir müslüman güzelce abdest
alır, ardından namaz kılsın da Allah-azze ve celle- de onun o kılmış olduğu
namazla kılacağı diğer namazın arasındaki işleyeceği günahları bağışlamış
olmasın."[21]
Bunu bilirsen ey müslüman kardeş-Allah seni
kendisine itaat etmeye iletsin- bilmelisin ki abdest, namazın şartlarından
birisidir.Nitekim Hz.Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu hususta şöyle
buyurmaktadır:"Sizden biriniz abdestini bozduktan sonra tekrar abdest
almadıkça Allah-azze ve celle-, onun namazını asla kabul etmez."[22]
Kıymetli Müslüman Kardeş!
Abdeste gereken önemi vermen ve Allah-azze ve
celle-'nin sana emrettiği şekilde abdest alman gerekir.Çünkü Allah-azze ve
celle- bu hususta şöyle buyurmaktadır:
] يا أيها الذين
آمنوا إذا قمتم إلى الصلاة فاغسلوا وجوهكم وأيديكم إلى المرافق وامسحوا برؤوسكم
وأرجلكم إلى الكعبين وإن كنتم جنباً فاطهروا وإن كنتم مرضى أو على سفر أو جاء أحد
منكم من الغائط أو لامستم النساء فلم تجدوا ماءً فتيمموا صعيداً طيباً فامسحوا
بوجوهكم وأيديكم ما يريد الله ليجعل عليكم من حرج ولكن يريد أن يطهركم وليتم نعمته
عليكم لعلكم تشكرون [
المائدة : 6
"Ey îmân
edenler!Namaz kılmak istediğinizde-abdestsiz iseniz-yüzünüzü, bileklerinizle
beraber ellerinizi yıkayın.Başınızı meshedin ve ayaklarınızı da ayak bilek
kemikleriyle birlikte yıkayın.Cünüp olduğunuzda-namaz kılmadan önce-boy abdesti
alın.Hasta olur veya yolculukta bulunur veya- hut sizden biriniz def'ihacet
yapar veya eşiyle cinsel ilişkide bulunur da su bulamazsanız, ellerinizi temiz
toprağa vurarak onunla yüzünüzü ve ellerinizi meshedin.Allah-azze ve
celle-temizlik hususunda size zorluk çıkarmak istemez.Lâkin sizi tertemiz
kılmak ister.Bilakis teyemmümü kolaylık ve rahmet olsun diye temizlikte suyun
yerine teyemmümü size mübah kılmıştır.Allah, ihsan ettiği bu nimetini
tamamlamak ister.Umulur ki emirlerine uyarak yasakladıkların da kaçınarak ona
gereği gibi şükre- dersiniz.Çünkü size olan nimetinin kemali için teyemmüm
alınmasına izin vermiştir."[23]
Bu
âyet-i kerîmede Allah-azze ve celle-namaz abdesti ile boy abdestinin nasıl
alınması gerektiğini bizlere açıklamıştır.Allah-azze ve celle- kendisinin
emirlerini yerine getiren ve işittiklerine itaat eden mü'min kullarına hitâben
âyetin başında :
( يا أيها الذين آمنوا إذا قمتم إلى الصلاة)buyurmaktadır.Bundan kasıt; Namaz kılmaya kalktığınızda ve
namaz için hazırlandığınızda biliniz ki namazın geçerli olabilmesinin bir şartı
vardır ve namaza başlamadan önce o şart yerine getirilmesi gerekir ki o şart da
namaz için abdest almaktır.Nitekim Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- de
bu hususta şöyle buyurmaktadır:"Namazın anahtarı;abdesttir.Namaza giriş;
iftitah tekbiridir.Namazdan çıkış ise selâm iledir."
(إذا
قمتم إلى الصلاة فاغسلوا وجوهكم )Allah-azze ve
celle-âyeti-i kerîmenin bu bölümünde abdestin farzlarını açıklamıştır.Bu
farzların ilki; yüzü yıkamaktır.Bir
müslüman, abdest alırken yüzünü boy olarak, alnında saçın bittiği yerden
çenesinin altında sakalının bittiği yere kadar yıkar.En olarak ise sol kulaktan
sağ kulağa kadar yıkar.Bu arada ağza üç defa su alıp çalkalamak ve burna üç
defa su çekip sümkür-mek de yüzü yıkamaya girer.Ağza su alıp çalkalamakla
burna su çekip sümkürmek Kur'anda zikredilmemiş,
ancak Hz.Osman, Abdullah b.Zeyd ve diğer sahabîlerden rivâyet edilen hadislerde
olduğu gibi Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünnetinde
belirtilmiştir. Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-hiçbir zaman ağzını ve
burnunu yıkamadan abdest almamıştır.
Ellerini ise dirseklerle beraber
yıkar.Ellerini yıkarken de ilk önce sağ elini dirseğiyle beraber üç defa yıkar,
ardından sol elini dirseğiyle beraber üç defa yıkar.Sonra da başını bir defa
mesheder.Çünkü Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'den bu şekilde vârit
olmuştur.Başın üç defa meshedilmesi gerektiğine dâir Hz.Peygamber-sallallahu
aleyhi ve sellem-'den bir hadis rivâyet olunmamıştır.
Ardından önce sağ ayağını, sonra da sol
ayağını bilek kemikleriyle beraber üçer defa yıkar.Abdest azalarını kuru bir
yeri kalmaması şartıyla ikişer veya birer defa yıkarsa, câizdir.Abdest
geçerlidir.Bu anlattığımız abdest, Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'in
almış olduğu abdesttir.
Âyet-i Kerîme'nin devamında Allah-azze ve
celle-: (
وإن كنتم جنباً فاطهروا ) buyurmaktadır.Bu bölümde Allah-azze ve celle- cünüp olan kimseye
temizlenmesini emretmektedir.Abdestte olduğu gibi sadece bazı azaları yıkamayı
emretmemiş, bilakis temizlenmeyi emretmiştir ki temizlik vücûdun tamamını
kapsar.Cünüp kimsenin nasıl yıkanması gerektiğini ise Hz.Peygamber-sallallahu
aleyhi ve sellem-'in hanımlarından Hz.Âişe ve Meymûne'nin rivâyet ettikleri
hadislerden öğreniyoruz.
( وإن كنتم على سفر أو جاء أحد منكم من
الغائط )Bu
bölümde Allah -azze ve celle- abdest namaz veya
boy abdesti alması gerekip de su bulamayanın temiz toprağa elleriyle bir
defa vurarak önce ellerini, ardından da yüzünü meshetmek sûretiyle teyemmüm
almasına izin vermiştir. Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünneti
de bunu göstermektedir.Bu teyemmüm, temiz toprağa elleri bir defa vurmakla
alınır.Teyemmümün böyle alındığına Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'in
sünneti delâlet etmektedir.Kur'an'da teyemmüm detaylı olarak zikredilmemiş,
Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünnetinde ise teyemmüm, sol el
sağ elin üzerini,ellerin içiyle de yüz
meshedilecek yapıldığı detaylı olarak izah edilmiştir.Bundan dolayı
teyemmüm,Allah-azze ve celle-'nin kullarına sağladığı bir kolaylıktır. Bundan
dolayı âyetin devamında Allah-azze ve celle- şöyle buyurmuştur:
( ما يريد الله ليجعل عليكم من حرج )
Yani namaz abdestiyle boy abdesti, bize güçlük
ve meşakket olsun diye değildir.Lâkin kalplerimizle bedenlerimizi temizlemek
için farz kılnmıştır.Bu kolay dini bize bir nimet olarak gönderdiği için
Allah-azze ve celle-'ye başında ve sonunda hamdu senâlar olsun.
Namazın İslâm'daki önemi o kadar
büyük ve fazîletli ise bize düşen görev; onu gereği gibi, Kur'an ve
sünnetin bildirdiği şekilde kılmak gerekir.Zirâ Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi
ve sellem-bu hususta şöyle buyurmaktadır:
( صلوا كما رأيتموني أصلي
) رواه البخاري
"Namazı benim
kıldığım şekilde kılın." [24]
Kıymetli Müslüman Kardeş!
Ezânı işittikten sonra, cemaatle namazı edâ
etmek için abdest alıp câmiye gitmek için erkenden hazırlık yapmalısın.Câmiye,
huşu ve sükûnet içerisinde yürüyerek git.Câmiye girerken sağ ayağınla
gir.Ardından şöyle duâ et:
(
بسم الله والصلاة والسلام على رسول الله، اللهم افتح لي أبواب رحمتك. )
Anlamı:" Allah'ın adıyla.Salât ve selâm
Rasûlullah'a olsun.Allahım, rahmetinin kaoılarını bana aç."
Câmiye girdikten sonra, birinci safta kılmaya
ve eğer kâmet getirilmemiş ise farzdan önce de
sünnet
namaz var ise sünnetini kılmaya veya iki rekat mescidi selâmlama namazı
olarak da bilinen tehıyyetul-mescid namazını kılmaya gayret et.Ardından, yönün
kıbleye gelecek şekilde otur. Kâmet getirilinceye kadar Kur'an oku ve dilediğin
şekilde duâ et ve Allah'ı zikret.
( الله أكبر الله أكبر أشهد أن لا إله إلا الله أشهد أن لا إله إلا
الله أشهد أن محمداً رسول الله أشهد أن
محمداً رسول الله حي على الصلاة حي على الفلاح، قد قامت الصلاة قد قامت الصلاة ،
الله أكبر الله أكبر لا إله إلا الله )
Namaza kalktığın zaman kalbin ve bedeninle
kıbleye yönel.Çünkü kıbleye yönelmek; namazın şartlarındandır.Kıble, namaz
kılarken nerede olursan ol bütün bedeninle, kalbinle de farz olsun sünnet olsun
namaz kılmak için niyet ederek yöneldiğin Kâbedir.Niyeti dilinle
söylemezsin.Çünkü Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- hiçbir zaman
diliyle namaz kılmaya niyet etmemiştir. Ardından secde edeceğin yere bakarak
ellerin omuz veya kulaklarının hizâsına kadar kaldırıp iftitah tekbirini
al.Sonra ellerini göğsünün üzerine koy.Sağ elin sol elin veya bileğin veyahut
da sol kolun üzerine gelecek şekilde koy.İftitah tekbirinden sonra şu duâyı
okuman sünnettir:
( سبحانك اللهم وبحمدك وتبارك اسمك وتعالى جدك ولا إله غيرك )
Bu duâyı okuduktan sonra, içinden şöyle de:
( أعوذ بالله من الشيطان الرجيم بسم الله الرحم الرحيم )
Ardından, Fâtiha Sûresini oku ve sonunda âmîn
de.Şayet imam olarak namaz kıldırıyorsan akşam, yatsı ve sabah namazlarında
Fâtiha ve diğer zammı sûreleri açıktan okursun.Öğle ve ikindi namazlarında ise
gizli olarak okursun.Fâtiha Sûresinden sonra Kur'an'dan kolayına gelen yeri
okuyabilirsin.Tekbir almadan önce cemaate dönerek: "Saflarınızı düzgün ve
sık tutun" dersin. Fatiha ve zammı sûreden sonra Allahu ekber diyerek
rükûya eğil.İftitah tekbirini alırken ellerini omuz veya kulaklarının hizâsına
kadar kaldırdığın gibi rükûya eğilirken de ellerini kaldır.Rükûdayken başını
sırtının hizâsında tut.Ellerini de parmaklarının arası açık olacak şekilde
dizlerinin üzerine koy. Rükûda iken tam olarak mutmain olman gerekir.Ayrıca
rükûdayken şu duâyı üç defa veya daha fazla oku:
( سبحان ربي العظيم )
Ardından ellerini omuz veya kulaklarının
hizâsına kadar kaldırıp semiallahu limen hamideh diyerek rükûdan doğrul.İmam olarak
cemaate namaz kıldırıyorsan, semiallahu limen hamideh dedikten sonra, rabbenâ
ve lekel-hamdu hamden kesîran tayyiben mubâraken fîh. Mil'es-semâvâti vel-ardi
ve mil'e mâ beynehumâ ve mil'e mâ şi'te min ba'du dersin. İmama uymuş isen,
imam rükûdan doğrulduktan ve semiallahu limen hamideh dedikten sonra, rabbenâ
ve lekel-hamdu hamden kesîran tayyiben mubâraken fîh. Mil'es-semâvâti vel-ardi
ve mil'e mâ beynehumâ ve mil'e mâ şi'te min ba'du dersin.
Daha sonra Allahu ekber diyerek secdeye
git.Secdeye giderken mümkünse önce dizlerini ardından da ellerini yere
koy.Secdedeyken ellerinin parmaklarını birbirlerine bitişik tutarak yedi aza
üzerine secde et.Bu yedi aza ; alınla burun, iki elle iki diz ve iki ayak
parmakların içiyle birlikte iki ayaktır.
Secdedeyken kollarını yanlarından, karnını
uyluklarından, uyluklarını da kaval kemiklerinden uzak tutarak
bitiştirmezsin.Yine ellerini yere sermezsin.Secdedeyken üç defa veya daha fazla
Subhânallah dersin.Ayrıca secdedeyken bol bol duâda bulun ve Rabbinden dünya ve
âhiret saâdeti dile.Ardından tekbir getirerek başını secdeden kaldır.İki secde
arasında sağ ayağını dik tutarak sol ayağının üzerine otur, ellerini de
dizlerinin üzerine gelecek şekilde koy ve şöyle duâ et:
[ اللهم اغفر لي وارحمني واهدني وارزقني وعافني واجبرني ]
Anlamı: "Allahım! Beni bağışla, bana
merhamet eyle, bana hidâyet eyle, bana rızık ver, bana âfiyet ver, bana
zenginlik ver."
İki secde arasında bütün azâların yerlerine
dönene kadar beklemelisin.Ardından Allahu Ekber diyerek ikinci secdeyi yap.Bu
secdede de birinci secdede yaptıklarının aynısını yaparsın.Ardından kolayına
gelirse dizlerine dayanarak Allahu Ekber deyip ikinci rekâta kalkarsın.İkinci
rekâtta da birinci rekâtta yaptığın gibi önce Fâtiha Sûresini ardından da
Kur'an'dan kolayına gelen zammı sûreyi okursun.Daha sonra birinci rekâtta
yaptığın kıyam, kıraat, rükû, secde ve iki secde arasında oturuşu
yaparsın.Kılınan namaz sabah namazı gibi iki rekâtlı ise, ikinci rekâtın ikinci
secdesinden sonra, sağ ayağını dik tutarak sol ayağını yatırıp üzerine
oturursun.Sağ elini sağ dizinle uyluğunun, sol elini de sol dizinle uyluğunun
üzerine gelecek şekilde koyarsın.Sağ elini, işaret parmağı dışındaki
parmaklarını toplar, kelime-i şehâdet getirirken ve duâ ederken işâret
parmağınla Allah'ın birliğine işâret edersin.Teşehhüde oturduğunda şu duâyı
okursun:
[ التحيات لله والصلوات والطيبات والسلام عليك أيها النبي ورحمة
الله وبركاته، السلام علينا وعلى عباد الله الصالحين، أشهد أن لا إله إلا الله
وأشهد أن محمداً عبده ورسوله ]
Ardından da şu duâları okursun:
[ اللهم صل على محمد وعلى آل محمد كما صليت على إبراهيم وعلى آل
إبراهيم إنك حميد مجيد.
وبارك على محمد وعلى آل محمد كما باركت على إبراهيم وعلى آل إبراهيم إنك حميد
مجيد.]
[ اللهم إني أعوذ بك من عذاب جهنم ومن
عذاب القبر ومن فتنة المحيا والممات ومن فتنة المسيح الدجال ]
[ رب ظلمت نفسي ظلماً كثيراً ولا يغفر
الذنوب إلا أنت،فاغفر لي مغفرة من عندك وارحمني إنك أنت الغفور الرحيم ]
Kılınan namaz, akşam namazı gibi üç rekâtlı
veya öğle, ikindi ve yatsı namazları gibi dört rerkâtlı ise ikinci rekâtın ikinci secdesinden sonra
sadece ettehıyyâtuyu okur ve üçüncü rekâta Allahu Ekber diyerek ve ellerini
kaldırarak kalkarsın. Üçüncü ve dördüncü rekâtlarda sadece Fâtiha Sûresini
okur, rükû ve secdelerini yaparsın.Ancak bu son oturuşta sol ayak sağ ayağın
altına koyarsın.Sağ ayağını da dik tutarsın.İkinci oturuşta yani son teşehhütte
ettehıyyâtu'dan sonra yukarıda okuduğumuz duâları okursun. Bu duâları okuduktan
sonra önce sağına, sonra da soluna:
السلام عليكم ورحمة الله، السلام عليكم
ورحمة الله
diyerek selâm verirsin.Selâm verip namazı
bitirdikten sonra, namaz kılan kimsenin,
Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'in farz namazların içinde ve hemen
akabinde okumalarını istediği duâ ve zikirler vardır.
Farz namazların hemen akabinde okunan duâlar
şunlardır:
Müslüman Rabbinden üç defa kendisini bağışlamasını dileyerek şöyle duâ
eder :
أستغفر الله ، أستغفر الله ، أستغفر الله
Ardından :
اللهم أنت السلام ومنك السلام تباركت يا
ذا الجلال والإكرام
der.Cemaate namaz kıldırıyorsa,
اللهم أنت السلام ومنك السلام تباركت يا
ذا الجلال والإكرام
dedikten sonra, yüzünü cemaate döner ve şöyle
duâ eder:
[ لا إله إلا الله وحده لا شريك له، له الملك وله الحمد وهو على كل
شيء قدير.اللهم لا مانع لما أعطيت ولا معطي لما منعت ولا ينفع ذا الجد منك الجد،
لا إله إلا الله وحده لا شريك له، له الملك وله الحمد وهو على كل شيء قدير، لا حول
ولا قوة إلا بالله، لا إله إلا الله ولا نعبد إلا إياه، له النعمة وله الفضل وله
الثناء الحسن، لا إله إلا الله مخلصين له الدين ولو كره الكافرون ]
Bu duâyı okuduktan sonra, Âyetel-Kürsî'yi, Kul
huvallahu ehad, Kul eûzu birabbil-felak ve Kul eûzu birabbin-nâs sûrelerini
okur.Ancak akşam ve sabah namazlarının farzlarından sonra Kul huvallahu ehad,
Kul eûzu birabbil-felak ve Kul eûzu birabbin-nâs sûrelerini üçer defa okumak
sünnettir.Ayrıca akşam ve sabah namazlarından sonra, on defa şu duâyı okumak
sünnettir:
[ لا إله إلا الله وحده لا شريك له، له الملك وله الحمد يحيي ويميت
وهو على كل شيء قدير]
Bu duâları okuduktan sonra, otuz üç defa
Subhânallah, otuz üç defa Elhamdulillah, otuz üç defa Allahu Ekber,
yüzüncüsünde de;
[ لا إله إلا الله وحده لا شريك له، له الملك وله الحمد وهو على كل
شيء قدير ]
der.Câmiden çıkarken önce sol ayağını dışarıya
at ve şöyle duâ et:
[ بسم الله والصلاة والسلام على رسول الله، اللهم إني أسألك من فضلك ]
Kıymetli Müslüman Kardeş!
HzçPeygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-
sünnet namazlarla vitir namazını sürekli kılardı.Bizim de
Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'i örnek alarak bu namazları sürekli
kılmamız gerekir.Çünkü bu sünnet namazların Allah-azze ve celle-'nin katında
değeri çok büyüktür.
Kudsî hadîste Allah-azze ve
celle-:"Kendisine farz kıldığım ibâdetlerden başka, kulumun nâfile
ibâdetlerle bana yaklaşmasından daha sevimli bir şey yoktur.Kulum, nâfile
ibâdetlerle bana yaklaştıkça onu severim.Onu sevince de işiten kulağı, gören
gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum.Yâni onu her işinde muvaffak
kılarım.Benden bir şey isterse, onu mutlaka veririm.Benden bir şeyden korunmayı
isterse, onu mutlaka korurum." buyurmaktadır.
Bu hadîsi-i
şerîf, nâfile ibâdetlerin ne kadar fazîletli olduğuna delâlet etmektedir.Çünkü
farz namazların öncesi ve sonrasında kılınan sünnet namazlar, kulu Allah'a
yaklaştıran sebeplerdendir. Kul, farzlardan sonra nâfile ibâdetlerle Allah'a
yaklaştıkça Allah da onu sever, onu
sevince de bütün azâlarını hayırlı işlerde kullanmada onu muvaffak kılar.Yâni
kulağı, gözü, eli ve ayakları Allah'ın rızâsına uygun hareket
eder.Hareketlerinin hepsi Allah yolunda hareket ederek kendisini Allah'a
yaklaştırır.
Bunun
için her mülümanın farz namazların öncesi ve sonrasında sünnet namazları da kılarak
ona devamlılık göstemesi gerekir.Her kim, günde on iki rekât sünnet namaz
kılarsa, Allah ona cennette bir köşk yapar.Öğle namazının farzından önce dört,
farzından sonra iki rekât, akşam namaından sonra iki rekât, yatsı namazının
farzından sonra iki rekât, sabah namazının farzından önce iki rekât olan sünnet namazları sürekli kılarsan,
Allah-azze ve celle- de sana cennette bir köşk yapar. Başka bir hadîs-i şerîfte
Hz.Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-şöyle buyurmaktadır:"Her kim,
öğle namazının farzından önce ve farzından sonra sürekli dört rekât namaz
kılarsa, Allah-azze ve celle- cehennemi
ona haram kılar."
Her müslümanın bu nâfile namazları devamlı kılarak farz namazlarından eksik olanını tamamlası gerekir.Çünkü kıyâmet günü kulun hesâba çekileceği ilk şey; namazdır.Şayet namazı doğru olursa, kul kurtuluşa erer.Farz namazı eksik olursa, Allah-azze ve celle-:"Durun, bekleyin.Kulumun nâfile namazına bakın.Nâfile namazı varsa onunla farz namazını tamamlayın."diye emredecektir.
0 Comments